Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Kilis'ten Halep'e uzanan doğal gaz boru hattının mayısta tamamlandığını anımsatan Bayraktar, bu hatta ilk doğal gaz akışının başlayacağını açıkladı.

Bayraktar, Türkiye'nin bu süreçte Azerbaycan ve Katar ile iş birliği yapacağı bilgisini paylaşarak, "Bu cumartesi günü Azerbaycan'dan gelecek doğal gazı Kilis üzerinden Halep'e ihraç edeceğiz." dedi.

Türkiye'nin Suriye'nin enerji altyapısını yeniden yapılandırma sürecinde aktif rol üstlendiğini vurgulayan Bayraktar, söz konusu doğal gazla Suriye'de günde sadece 3-4 saat süren elektrik arzının 10 saate çıkmasının hedeflendiğini söyledi.

Bayraktar, Türkiye'nin halihazırda Suriye'nin kuzeyine elektrik ihracatı yaptığını anımsatarak, bu ihracatı mevcut hatlar üzerinden 280 megavata çıkarmayı planladıklarını ve geçmişte kullanılan yaklaşık 500 megavat kapasiteli Birecik-Halep hattının da tekrar devreye alınması için çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Hattın Suriye tarafında büyük hasar olduğunu aktaran Bayraktar, "Bu hattın da devreye girmesiyle toplamda 900 megavata yakın elektrik Suriye'ye ulaştırılmış olacak ve yaklaşık 1,6 milyon hanenin ihtiyacı karşılanabilecek." dedi.

Bakan Bayraktar, "Planladığımız 6 milyon metreküp gazla 1200 megavatlık elektrik üretimini hayata geçirebileceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Bayraktar, yaptırımların kısmen hafiflemesinin de projelerin önünü açtığını belirterek, enerji projelerinin bölgedeki hayatın normalleşmesi ve Suriyelilerin geri dönüşünü hızlandırmada önemli rol oynayacağını vurguladı.

"4 sahada 350 milyon varillik rezerv belirlendi"

Bayraktar, ABD şirketleriyle Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasındaki Diyarbakır'da petrol ve gaz arama çalışmalarına yönelik anlaşmaya ilişkin, "Burada Amerikalı şirketlerle çalışıyoruz. Bu alanda Amerika en büyük üretici. Bu teknolojiyi en iyi uygulayan ve bugün dünyada Amerika'yı petrol ve doğal gaz üretiminde bir numara yapan teknoloji bu." dedi.

Burada kayaların içinde sıkışmış petrol ve doğal gazı üreteceklerini belirten Bayraktar, "Diyarbakır özelinde petrolü, Trakya özelinde gaz emareli düşündüğümüz sahalarda konvansiyonel olmayan üretim yöntemlerini uygulayacağız. Bu proje 4 sahada, Bismil'in kuzeyinde yaklaşık 600 kilometrekarelik bir alan ve orada 24 dikey ve yatay sondaj yapacağız. Yani önce dikey sondaj yapacağız, kazacağız. Ondan sonra yatayda 2-3 kilometrelik bir sondaja devam edeceğiz. Aralarda da bu kayaları çatlatarak onun içerisinde var olduğunu düşündüğümüz petrolü çıkartmayı hedefliyoruz." diye konuştu.

Söz konusu 4 sahada ortaklarla yapılan değerlendirmede 350 milyon varillik rezerv belirlendiğini açıklayan Bayraktar, şunları kaydetti:

"Diyarbakır'ın bizim kaya gazı veya kaya petrolü olarak nitelendirdiğimiz yaklaşık 4 ila 6 milyar varillik bir potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. 7 bin 600 kilometrekarelik bir alandan bahsediyorum. Bunun sadece biz şu anda yaklaşık 12'de 1'inde operasyona başlıyoruz. Diyarbakır hakikaten çok büyük bir potansiyel barındırıyor. Bu teknolojiyi doğru uygulayabilmek, maliyetini düşürerek uygulayabilmek önem arz ediyor. O anlamda da inşallah önümüzdeki süreçte bu sene içerisinde bir dikey sondaj ve çatlatma işlemini yapacağız, planlamamız önümüzdeki 3 yıl içerisinde 24 kuyuyla bu sahayı bir anlamda keşfetmek ve buradan üretime geçebilmek."

Karadeniz'de ikinci fazla 8 milyon hanenin ihtiyacı karşılanacak

Bayraktar, Osman Gazi yüzer doğal gaz üretim platformunun 2026'nın yaz aylarında hizmete başlamasının beklendiğini, platformun hizmete girmesiyle Karadeniz'de ikinci fazın tamamlanmasının ardından üretilen doğal gazla 8 milyon hanenin ihtiyacının karşılanacağını bildirdi.

Osman Gazi yüzer doğal gaz üretim platformunun faaliyete geçmesine ilişkin çalışmaların bu yıl itibarıyla başladığına ve geminin devreye alınmasıyla Karadeniz gazında ikinci fazın devreye gireceğine işaret eden Bayraktar, Filyos'taki platformda aktivasyon çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.

Denizin üzerinde yaklaşık üç futbol sahası uzunluğunda, 58 metre genişliğindeki dev endüstriyel tesisin, deniz tabanından gelen doğal gazı işleyeceğini dile getiren Bayraktar, "Aktivasyonu bittikten sonra biz, faz 2 olarak bu platformdan bugünkü üretimimizi iki katına çıkaracak bir gaz üretimine geçmiş olacağız. Yaklaşık olarak bugünkü 9,5 milyon metreküp 20 milyon metreküpe, 4 milyon hane 8 milyona çıkacak. Dolayısıyla Türkiye'de 8 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacı Karadeniz'den. Seneye bu vakitler, bu ikinci fazı bitirmiş olacağız ve üretimde 20 milyon metreküpe ulaşmış olacağız." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, Karadeniz'de devreye alınması planlanan ikinci yüzer üretim platformuna ilişkin, "O da inşallah 2027'nin aralık ayında Uzak Doğu'dan Türkiye'ye doğru hareket edecek." dedi.

Bayraktar, yenilenebilir enerjide sıfır emisyonla elektrik üretildiğini belirterek, "Meclise sunulan enerjide reform paketi kapsamlı bir paketti ancak sadece zeytinlerle alakalı kısım çok konuşulan kısım. İşin özünde uzun süre çalıştığımız bir reform paketi. İki ana konuyu çözmeye çalışıyoruz. Bir tanesi yenilenebilir enerji." dedi.

Yenilenebilir enerjinin dışa bağımlılığı bitirmekte çok büyük katkısı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

"İthal kömür ve doğal gazla üreteceğimiz elektriği kendi kaynağımızla üretmiş oluyoruz. Yerli üretime ve istihdama katkısı var. 10-15 yıla baktığımızda yaklaşık 50 bin kişilik istihdam oluşmuş durumda. Geçtiğimiz yıl 7 bin megavat kurulu güç yaptık. Bu yıl, 2025'te inşallah rekor kıracağız 10 bin megavatı bulacağız güneş ve rüzgarda. İnşallah Anadolu Ajansı da 3 megavatla buna katkıda bulunacak. Kendi ihtiyacınız için. Yenilenebilir enerjinin 48 aya varan izin süreçleri var. Bu çok uzun bir süreç. Yenilenebilir enerji projelerinde çevre ve ormanla alakalı izinleri ortadan kaldırmadık. Süreçleri kısaltıyoruz. Birbirine paralel olarak süreçler işleyebilecek."

Madencilikte rehabilitasyon bedelleri yükseltildi

Bayraktar, maden alanında yapılan değişikliklere ilişkin, rehabilitasyon bedellerinin 2 katına çıkarıldığını dile getirerek, "20 sene önce verilmiş veya her yıl verilen rehabilitasyon bedelleri olduğu gibi kalıyordu. Herhangi bir nemalandırma yoktu. 20 yıl sonra o paranın zaten bir değeri kalmıyordu. O rehabilitasyonu yapmak için bütçe de yoktu ortada. Dolayısıyla biz bunu nemalandırıyoruz." ifadelerini kullandı.

Yeni düzenlemeyle, rehabilitasyon sürecinde 20 yıl beklemeye gerek olmadığını anlatan Bayraktar, "(Sen 5 yıldır burayı işletiyorsun, 15 yılı daha var. 5 yıl işlettiğin kısımda da rehabilitasyona hemen başlayacaksın) diyeceğiz. Rehabilitasyon aynı zamanda maden işletmeciliğiyle beraber gelişecek." diye konuştu.

Konutta "gayrimenkul sertifikası" dönemi: İşte projenin detayları... Konutta "gayrimenkul sertifikası" dönemi: İşte projenin detayları...

Bayraktar, işletmenin işleyişini bozmayacak şekilde rehabilitasyon çalışmalarının beraber yürütüleceğini söyledi.

Altın madenlerinde devlet hakkını yüzde 25'e kadar artıracak düzenleme yapıldığına değinen Bayraktar, "Sayın Cumhurbaşkanımıza yüzde 25 artırma yetkisini de kanun verdi. Devlet hakkını yüzde 25, hatta yüzde 31'lere kadar yükseltecek şekilde bakırda, kromda, alüminyumda, nikelde artıracak bir düzenleme yaptık. Dolayısıyla çok kapsamlı bir düzenlemeydi." değerlendirmesinde bulundu.

Bayraktar, esasen yerli kömür santrallerinin üretimlerini sürdürebilmeleri için düzenlemeye gidildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de elektriğin yüzde 3,5'ini üreten 3 tane santral var. Kömürde ve bu santrallerde 55 bin insan çalışıyor. Aslında biz bu yasayla o 3 santralde çalışan ve o santralle alakalı kömür madeninde çalışan işçilerimizi ve işlerini korumuş olduk. Yerli kömür Türkiye'de olmazsa olmaz unsurlardan bir tanesi."

Bayraktar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinin Cumhuriyet tarihinin en büyük dış yatırımı ve en büyük projelerinden biri olduğunu belirterek, "Büyüklük olarak baktığınızda 25-30 milyar doları bulan çok büyük bir yatırım. 4 reaktörle Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'u buradan karşılanmış olacak ki elektrik talebi Türkiye'de muazzam bir şekilde artmaya devam ediyor." dedi.

Ülkede yaşanan sıcak havanın ve klima kullanımının artmasının tüketime de yansıdığını ifade eden Bayraktar, bu ihtiyacın karşılanması gerektiğini söyledi.

Bayraktar, yenilenebilir enerji alanında büyük yatırımlar yapıldığını fakat farklı baz yükü alabilecek santrallere de ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, "Bu anlamda nükleer önemli. Nükleer santralin ilk reaktöründe yüzde 95 tamamlanmış durumda. Son 5 yılda pandemiyle başladığımız süreç ve Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği hem finansal hem de birtakım yaptırımların getirdiği zorluklarla mücadele içindeyiz. Bunun projeye menfi etkileri oldu." diye konuştu.

Geçen yıl Akkuyu NGS'de bazı ekipmanların Avrupalı üreticiler tarafından teslim edilmemesinin sonuçlarını konuştuklarını anımsatan Bayraktar, bu durumun yaklaşık 1,5 yıl gecikmeye sebep olduğunu ifade etti.

Bayraktar, 2010'da Rusya ile imzalanan anlaşmada proje süresinin 7 yıl olarak belirlendiğini ve 2018'de ilk inşaat lisansının Rosatom’a verildiğinde projenin tamamlanma süresinin 2025 Nisan'a denk geldiğini aktararak, "Dolayısıyla bu yıl içerisinde aslında hedefimiz bu projeyi tamamlayabilmekti ama tahmin ediyorum bu süreç 2026'yı bulacak. 2026 içerisinde ilk reaktörü devreye almakla ilgili çok yoğun çalışıyoruz. İşin ciddi anlamda finansal katkı gerektiren boyutu var. Kamuoyunda 'Ruslar projeyi satıyorlar, ortak arıyorlar' gibi ifadeler çıkıyor. Bu aslında yeni bir durum değil. Zaten hükümetler arası anlaşmada projenin yüzde 49'una kadar Türk tarafının onayıyla herhangi bir yatırımcı olabilir. Bu Türk yatırımcı olabilir, kamu olabilir, özel sektör olabilir, yabancı yatırımcı olabilir. Bu arayışın olması tabiidir ve dolayısıyla bu süreçlerde zaman içerisinde olabilir diye düşünüyorum." bilgisini paylaştı.

İlk reaktörün devreye girmesinin Türkiye'nin enerji ihtiyacına katkı sağlayacağını anlatan Bayraktar, "1200 megavatlık nükleer santral neredeyse 7 bin megavatlık bir güneş santraline tekabül ediyor. Yani 7 bin megavatlık güneş santralinin üreteceği enerjiyi biz 1200 megavatlık bir nükleer santralden alabiliyoruz. Dolayısıyla çok önemli bir katkı sağlayacak. Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 2-2,5'ini tek başına bu reaktörden karşılamış olacağız." dedi.

Bayraktar, günün her saatinde nükleer santralden elektrik üretilebileceğini vurgulayarak, son günlerde elektrik talebinin artması ve rüzgar santrallerinden üretilen elektriğin düşmesi göz önüne alındığında, Türkiye'nin baz yük santrallerine, doğal gaz, kömür santrallerine ihtiyaç duyduğunu ve nükleer enerjinin kesintisiz, uzun dönemli enerji verebilecek bir kaynak olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin son dönemde yaşanan sıcak hava koşulları nedeniyle elektrik tüketiminde artış olduğuna dikkati çeken Bayraktar, vatandaşa elektriğin sağlıklı şekilde verilmeye devam edileceğini vurguladı.

Sinop ve Trakya'ya yapılacak santrallerde muhatap ülkelerle görüşmeler sürüyor

Bayraktar, Türkiye'nin 2050'ye kadar 20 bin megavatlık nükleer kapasiteye sahip olmayı hedeflediğini belirterek, 4 bin 800 megavat kapasiteye sahip Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin dışında Sinop ve Trakya'ya 4’er reaktörden 8 reaktörlük santraller için ilgili ülkelerle görüşmelerin sürdüğünü kaydetti.

Bayraktar, Sinop ve Trakya'da yapılması planlanan santrallere ilişkin, "Şu anda henüz sonuçlandırdığımız, adını koyduğumuz, herhangi bir hukuki sürecini bitirdiğimiz anlaşmamız yok." dedi.

Rusya'nın özellikle Sinop'taki projeye ilgisinin olduğunu Akkuyu'yla Türkiye'de bu anlamda ciddi tecrübeleri olduğuna kaydeden Bayraktar, öte yandan Çin, Kanada ve Güney Koreli şirketlerle görüşmeler yaptıklarını belirtti.

Bayraktar, bu konuda yürüyen süreçlere ilişkin "İnşallah en kısa sürede bunlarla ilgili kararı oluşturup yürüyeceğiz. Burada modellerde farklılığa gidebiliriz. Akkuyu'daki model gibi bir modeli illa ki uygulamayabiliriz. Dolayısıyla belki kamu şirketimiz olan EÜAŞ'ı daha ağırlıklı bir konumlandırma yapabiliriz. Dolayısıyla konvansiyonel ve büyük ölçekli santrallerdeki durumumuz bu." ifadelerini kullandı.

SMR'ye yönelik kanun yakında Meclis'e sunulacak

Türkiye'nin uzun vadede nükleer hedefleri içerisinde yer alan küçük modüler reaktörlere (SMR) de değinen Bayraktar, "Bizim nükleerde yakın gelecekte göreceğimiz önemli alanlardan bir tanesi. Bu alanda da farklı ülkelerle ve farklı şirketlerle görüşmelerimiz var. İnşallah, yeni yasama döneminde Meclis'e küçük modüler reaktörlerle ilgili bir kanun teklifi de sunmayı hedefliyoruz." dedi.

SMR'nin konvansiyonele güç santrallerine göre çok daha küçük kapasitede inşa edilebildiğini belirten Bayraktar, bir fabrikanın veya bir bölgenin elektrik ihtiyacının SMR ile karşılanabileceğini ifade etti.

Türkiye'de SMR'de 5 bin megavatlık potansiyelin öngörüldüğünü vurgulayan Bayraktar, SMR'nin üretiminin bir kısmının Türkiye'de olması, yerlileşmesi, bir sanayi etrafında oluşması, istihdama katkıda bulunmasını ve Türkiye'nin rekabetçi üretimiyle ihracata yansımasını öngördüklerini aktardı.

Bayraktar, kanun teklifinin kapsamına ilişkin "Bu teklifte şunu hedefliyoruz. Nükleer alan hükümetler arası yürüyen bir alan. Burada Rosatom veya Rusya Federasyonu'yla yaptığımız gibi bir iş modeli yürüyebilir. Üzerinde çalıştığımız yeni kanun teklifiyle SMR'ye yeni teşvikler verip, onları ülkemizde yerli ve yabancı yatırımcıların üretilebileceği şekilde teşvik etmek istiyoruz. Bakın bugün rüzgarda 14 bin megavatlık kurulu gücümüz var. Güneş'te 26 bin megavatlara geldik. Bunları hep özel sektör eliyle yaptık. YEKA'lar yaptık. Orada yerli yabancı yatırımcılar var. Benzer şekilde SMR'yi de özel sektörün özellikle yapabileceği bir format ve kurgu, teşvik modeli üzerinde çalışacağız. Kanun esas itibarıyla bunu hedefleyecek." bilgisini paylaştı.

"Türkiye'de ortalama tüketimi olan vatandaşlarımızı desteklemeye devam edeceğiz"

Bayraktar, bu yıl doğal gaz ve elektrik faturalarına sağlanan desteklerin yaklaşık 293 milyar lira civarında olduğunu söyledi.

Bu yıl itibarıyla desteğe ihtiyacı olmayan elektrik tüketicilerinin destek programlarından çıkarılacağını ifade eden Bayraktar, "1,2 milyon aboneyi biz elektrikle bu destek grubundan çıkardık. Çünkü Türkiye'de ortalama 200 kilovatsaat aylık tüketim var. Siz 417 kilovatsaat tüketmişsiniz. Dolayısıyla ya tüketim alışkanlıklarınızda bir problem var ya da eviniz çok büyük, ihtiyacınız çok büyük. Dolayısıyla biz gelirden hareket etmiyoruz ama tüketimden hareketle belli bir tüketimin üzerindeki grubu bu destek kapsamından çıkardık." dedi.

Bayraktar, doğal gazda da yüksek tüketim grubunun destek programlarına dahil edilmeyeceğine değinerek, "Ancak Türkiye'de ortalama tüketimi olan vatandaşlarımızı desteklemeye devam edeceğiz." bilgisini paylaştı.

Orta ve kısa vadede ise düşük gelir grubundaki vatandaşlara sağlanan yardımların kontrol altına alınmasıyla ilgili de çalışmaların yürütüldüğünü dile getiren Bayraktar, "Biz diyoruz ki bu bedelleri ödeyebilecek olan, yani sosyal adalet gereği de aslında bu bedelleri ödeyebilecek vatandaşlarımız bunları ödesin. Ama ihtiyacı olanları biz AK Parti'nin 2002'den beri uygulamaya devam ettiği bu sosyal devlet anlayışı gereği destekleyeme devam edeceğiz." diye konuştu.

"Son iki yıldaki toplam desteğimiz 900 milyar lirayı buldu"

Bayraktar, Türkiye'de vatandaşlara gerekli kesintisiz enerji hizmetinin sağlanması için var güçleriyle çalıştıklarını vurgulayarak, "Türkiye'de 1,5 milyon kilometre elektrik dağıtım hattı var. Bu hattın aslında her metresi, her santimi kontrol altında olması gereken bir şebeke. Yaklaşık 18 milyon direkle her yere elektrik hizmeti, doğal gaz hizmeti götürüyoruz. Dolayısıyla büyük bir gayretimiz var." ifadelerini kullandı.

Aynı zamanda sağlanan enerji hizmetlerinin vatandaşın bütçesini zorlamayacak şekilde sunulmasına özen gösterildiğinin altını çizen Bayraktar, "Son iki yıldaki toplam desteğimiz 900 milyar liraları buldu. Bu sene buna devam ediyoruz." dedi.

Bayraktar, bunun yanı sıra enerjinin verimli kullanılması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Hayat standardımızdan, konforumuzdan elbette ki taviz vermeyelim. Ama bunu, emin olun, klimanızı 16 derecede değil 23-24 derecede çalıştırarak da yapabilirsiniz. Klimanız çalışırken camlarınızı açmayarak yapabilirsiniz. Dolayısıyla bu büyük gayretlerin vatandaşımızda da karşılık bulduğunu düşünüyorum. Dağıtım şirketleriyle alakalı, diğer konularla alakalı çok yoğun bir takip içerisindeyiz. Ama 86 milyonun bu kamusal hizmete, evrensel hizmete de sağlıklı bir şekilde, ucuz bir şekilde erişimi için gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz."Bayraktar, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı'na ilişkin anlaşmanın 1973'te yapıldığını anımsatarak, hattın yapımının 1976'da tamamlandığını, ancak aradan geçen yaklaşık 50 yılda günlük 1,5 milyon kapasiteye sahip boru hattının tam kapasite kullanılamadığını dile getirdi.

Ham petrol boru hatlarının küresel arzda önemli bir konuma sahip olduğuna değinen Bayraktar, "Irak'a şunu söylüyoruz, 'Irak'ın günlük 4 milyon varil petrol ihracatı var. Bunun tamamı Basra üzerinden gidiyor. Burada ise 1,5 milyon varillik farklı bir rota var. Rahatlıkla neredeyse yüzde 40 petrolünüzü farklı bir rotadan dünyaya sunabilirsiniz. Hatta Avrupa, Akdeniz gibi farklı coğrafyaya, pazara da ulaşabilirsiniz.'" diye konuştu.

Bayraktar, hukuken atılması gereken bir adımın atıldığını belirterek, 2026 Temmuz'da dolacak boru hattı anlaşmasının taraflardan biri bir yıl öncesinde bildirimde bulunmazsa otomatik olarak uzayacağını dile getirdi.

Türkiye'nin bu anlaşmayı otomatik uzatabileceğine dikkati çeken Bakan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Evet uzatabilirdik ama nasıl bir anlaşmayı uzatırdık? Hattın kapasitesi dolmamış bir anlaşmayı uzatırdık. Maalesef 2014'ten beri bizi hukuki açmaza düşüren, aramızdaki hukuki nizaya sebebiyet veren bir anlaşmayı uzatmış olurduk. Dolayısıyla dedik ki bu anlaşma ticareten, hukuken fayda sağlayan bir anlaşma değil. Bunu uzatmayalım. Ama hemen akabinde, Iraklı muhatabım Irak petrol bakanına bir mektupla beraber yeni anlaşma taslağımızı da gönderdim. 'Biz artık Irak-Türkiye arasındaki boru hattıyla alakalı böyle bir anlaşmayla bunu çalışmak istiyoruz' dedik. O anlaşmanın özünde de şu var, aramızda herhangi bir hukuki uyuşmazlık olmayacak şekilde bu hattın kapasitesini tamamıyla kullanalım. Buradan 1,5 milyon varil petrol aksın. Hedefimiz bu. Bununla beraber, Kalkınma Yolu'nu konuştuk, bunu bir enerji yoluna dönüştürmek mümkün. Bugün 1,5 milyon varil, yıllık yaklaşık 40 milyar dolarlık bir iş demek."

Bayraktar, boru hattının Irak'ın güneyine uzatılmasına ilişkin soruya ilişkin de "1,5 milyon varili bulabilmek için bu hattın güneye gitmesi lazım. Çünkü kuzeyde, Kerkük dahil üretimlerle belki yarısına kadar doldurabiliyorsunuz." ifadelerini kullandı.

"Gemilerimiz ve operasyonel kabiliyetimiz bize farklı kapıları açtı"

Türkiye'nin enerji filosuna katılan 2 yeni derin deniz sondaj gemisine ilişkin soruyu da cevaplayan Bayraktar, "1 Temmuz itibarıyla bu 2 gemi Türkiye Petrolleri envanterine girdi. Türkiye'nin şu anda Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülhamid Han derin deniz sondaj gemilerine 2 yeni gemi geliyor." dedi.

Bakan Bayraktar, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin Karadeniz'deki doğal gaz üretimini hızlandırması gerekiyor. Çünkü ülkemizin çok önemli miktarda doğal gaz talebi var ve bunu ithal kaynaklarla karşılıyoruz. Kısa bir süre içerisinde bizim sondajlarımızı hızlandırmamız lazım. Onun için bu gemilerden birini şu an itibarıyla Karadeniz'de konumlandırmayı planlıyoruz. Dolayısıyla Karadeniz'de 5 gemimiz çalışacak."

İkinci geminin ise Akdeniz'deki sondaj çalışmalarının yanı sıra yurt dışı görevlerde kullanılacağını dile getiren Bayraktar, "Libya'da şu anda yaptığımız anlaşmalar kapsamında bazı deniz sahalarında datalara bakıyoruz. Oralarda sondaj ihtiyacı olabilir. Somali'ye sondaj için gidebiliriz. Bu anlamdaki faaliyetler için bu gemilere ihtiyacımız var. Dolayısıyla bu 2 gemi filomuza katıldı. İlki eylül-ekim gibi Türkiye'de olacak." bilgisini paylaştı.

Bayraktar, gemilerin görev dağılımının nedenine de değinerek, "Bunu şunun için ayırıyoruz. Bu gemilerin boğazları geçmesi sorun. Hem Çanakkale Köprüsü hem Boğaz köprülerinden geçip Karadeniz'e gitmesi için geminin kulesini söküyoruz. Bu hem ciddi bir maliyet hem de ciddi bir zaman ihtiyacı doğuruyor. Dolayısıyla bu gemilerin oraya intikal etmesi için belirli bir planlama gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bu 2 gemiyle Türkiye'nin derin deniz sondaj filosuna sahip ülkeler ve şirketler arasında dünyada 4. sırada yer aldığını aktaran Bayraktar, "Çok güçlü bir filomuz var." ifadesini kullandı.

Bayraktar, Türkiye'nin enerji filosuna uluslararası ilgiye de dikkati çekerek, "Bu operasyonel kabiliyet bize başka kapıları da açıyor. Dünyada nereye gitsek, 'Sizin sismik gemileriniz, sondaj gemileriniz var. Gelin birlikte arayalım' teklifleri geliyor. Bunun son örneklerinden biri Pakistan. Somali'den zaten bahsettik. Afrika'da başka lokasyonlar da var. Endonezya, Malezya ile ilgili konuştuğumuz projeler var. Macaristan, Irak, bunlar da var. Özellikle gemilerimiz ve operasyonel kabiliyetimiz bize farklı kapıları açtı." ifadelerini kullandı.

"Somali'de denizdeki üç sahanın MR'ını çektik"

Somali'deki ilk kıtalararası görevini tamamlayarak Türkiye'ye dönen Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi'ne ilişkin soruya ise Bayraktar, şunları söyledi:

"Somali'de üç boyutlu sismik faaliyet yaptık. Somali'de denizdeki üç sahanın MR'ını çektik. Bu faaliyetlerimiz bitti. Oruç Reis gemimiz Türkiye'ye gelmiş durumda. 'Şu anda neredeyiz' diye sorarsanız, o MR'da aldığımız görüntüleri, verileri değerlendiriyoruz. Ekibimiz çok önemli, titiz, detaylı bir çalışma yapıyor. Bu yılın sonuna doğru, aralık gibi bu çalışmaları nihayete erdireceğiz. Ondan sonra oradan aldığımız çalışmaların neticesine göre bir sondaj kararını oluşturacağız. Yani MR sonucunda bir biyopsi kararı verip, denizde bir sondaj yapacağız."

Bakan Bayraktar, çalışmaların henüz karar oluşturulacak bir noktada olmadığını kaydederek, "Ama bunu inşallah yıl sonuna doğru nihayetlendirmiş olacağız." dedi.

Dün Kazakistan ile imzalanan anlaşmaya da değinen Bayraktar, "Anlaşmanın bir kısmı Kazak petrolünün, ilave petrolünün Bakü-Tiflis-Ceyhan'dan, Türkiye üzerinden dünya piyasalarına gitmesiyle alakalıydı." bilgisini paylaştı.