Savcılığın açıklamasına göre ifadeye çağrılan gazeteciler arasında Soner Yalçın, Şaban Sevinç, Aslı Aydıntaşbaş, Ruşen Çakır, Batuhan Çolak ve CHP İletişim Koordinatörü Yavuz Oğhan yer alıyor.
İfade alma işlemlerinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yapılacağı duyurulan savcılık açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Cumhuriyet Başsavcılığımızca İmamoğlu Çıkar Amaçlı suç örgütüne yönelik yürütülmekte olan soruşturma kapsamında Şüpheliler Soner YALÇIN, Şaban SEVİNÇ, Aslı AYDINTAŞBAŞ, Ruşen ÇAKIR, Yavuz OĞHAN ve Batuhan ÇOLAK'ın üzerlerine atılı Yalan Bilgiyi Alenen Yayma, Suç Örgütüne Yardım Etme suçlarından savunmalarının alınması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne talimat verilmiştir. İfade alma işlemleri Emniyet Müdürlüğü’nde gerçekleşecektir. Kamuoyunun bilgisine duyurulur."
İfadeye çağrılan isimler kim?
- Soner Yalçın – OdaTV’nin kurucusu ve yazarı. Gazeteci-yazar kimliğiyle özellikle siyaset, derin devlet ve medya ilişkileri üzerine çalışmalarıyla tanınıyor.
- Şaban Sevinç – Gazeteci ve televizyon yorumcusu. Daha önce CHP’ye yakın kanallarda siyasi analizleriyle öne çıkıyor.
- Aslı Aydıntaşbaş – Gazeteci, yazar ve dış politika analisti. Uzun yıllar Milliyet ve Cumhuriyet’te yazdı; uluslararası basında (örneğin Washington Post, Politico) Türkiye üzerine analizleriyle biliniyor.
- Ruşen Çakır – Gazeteci ve Medyascope’un kurucusu. Özellikle siyaset, İslamcılık ve medya alanlarında uzman; bağımsız dijital yayıncılığın öncülerinden.
- Batuhan Çolak – Aykırı Genel Yayın Yönetmeni
- Yavuz Oğhan – 30 yıllık gazetecilik faaliyetinin ardından Ekim 2024'te CHP İletişim Koordinatörü olarak görev yapmaya başladı.
Ruşen Çakır: 'Henüz beni almadılar'
İfadeye çağrıldığı belirtilen gazetecilerden Ruşen Çakır, gözaltına alındığı iddialarına ilişkin gazeteci Gürkan Hacır'ın yaptığı "paylaşıma" tepki göstererek, “Hızlı gazetecilik böyle olsa gerek. Üzgünüm ama henüz beni almadılar. Aslı bildiğim kadarıyla ABD’de. Bence silmeyin bunu, torunlarınıza miras bırakın,” ifadelerini kullandı.
'İmamoğlu lehine paylaşımlar'
Gazeteci Ceylan Sever, savcılığın emniyete yazdığı müzekkerede MASAK raporları, ifadelerdeki iddialar, açık kaynak araştırmaları ve sosyal medya paylaşımlarının delil olarak gösterildiğini aktardı.
Sever, müzekkerede gazetecilerin İmamoğlu lehine içerikler paylaştığı ve Murat Ongun’un talimatıyla hareket ettiği öne sürülen Emrah Bağdatlı ile ilişkilendirildiklerinin belirtildiğini paylaştı.
Oğhan’ın avukatı: 'Fiili gözaltı'
Gazeteci Yavuz Oğhan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, müvekkilinin sabah 06:45’te polis tarafından evinden alındığını, evinde arama yapılmadığını ve bu uygulamanın “fiili gözaltı” niteliğinde olduğunu belirtti.
Ersöz, emniyette ifade işlemleri tamamlandıktan sonra savcılığa sevk edilip edilmeyeceğinin ilerleyen saatlerde netleşeceğini söyledi: “Yavuz Oğhan, adı ‘gözaltı’ olmayan ama son dönemde sıkça rastladığımız ‘fiili gözaltı’ diyebileceğimiz bir şekilde evinden alındı."
"Görüşme talebimize ‘operasyonun devam ettiği, bir saat sonra görüşebileceğiniz’ yanıtı verildi. Benzer bir durumun Şaban Sevinç’in avukatıyla da paylaşıldığını öğrendik. Bu da başka gazeteciler için de benzer uygulamaların olabileceğine işaret ediyor.”
CHP ve TGS'den tepki
CHP’li milletvekilleri ve basın meslek örgütleri, gazetecilere yönelik sabah saatlerinde yapılan polis işlemlerine tepki gösterdi.
CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, uygulamayı “fiili gözaltı” olarak nitelendirdi: “Madem gözaltı yok, sabahın köründe polislerin evlerinde ne işi var? Telefonlarına neden el konuldu? Gazeteciler emniyete davet edilemez miydi? Bu 'fiili gözaltı', bütün bir muhalefeti ve özgür basını sindirmeye, susturmaya yönelik açık bir gözdağıdır. Türkiye’de basın üzerindeki bu sistematik baskı artık bir cadı avına dönüşmüştür.”
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal da gazetecilerin değil, gerçeği gizleyenlerin yargılanması gerektiğini belirterek, “CHP İletişim Koordinatörü Yavuz Oğhan ve gazeteci Şaban Sevinç’in gözaltına alınması, basına yönelik baskıların son halkasıdır. Gazetecilik suç değildir, ifade özgürlüğü suç değildir. Bu gözaltılar adalete değil, otoriterliğe hizmet ediyor," dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) da yayımladığı mesajda, kararı “itibarsızlaştırma politikası” olarak nitelendirdi: TGS'den yapılan açıklamada, “Gazeteciler işlerini yapar, halkı bilgilendirir. Uydurma gözaltı kararlarını kabul etmiyoruz. Gazetecilik suç değildir,” ifadelerine yer verildi.
