Bakan Fidan, Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de mevkidaşı Elina Valtonen ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halktan meşruiyeti aldıktan sonra, her seçim sonrası dış politikaya ilişkin önemli açıklamalar ve yol göstermelerde bulunduğunu belirten Fidan, "2023 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda ve stratejik yolculuğunun değişmediğini, bu noktadaki üyelik hedefinin tam olduğu konusunda bir irade beyanında bulunmuştur. Bu noktada, toplumumuzun da biliyorsunuz belli şartlar sağlandığı sürece geniş desteği bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.
Jeostratejik ilişkiler ve dış politika açısından bakıldığı zaman, sadece dünyada değil Avrupa'da da yeni bir stratejik denklemin içine girildiğini söyleyen Fidan, özellikle ABD dış politikasına bakıldığında, küresel müdahalecilikten daha çok bölge ülkelerinin kendi sorunlarına kendilerinin sahip çıkması yönünde bir anlayışın oluştuğunu anlattı. Fidan, ait oldukları Avrupa coğrafyasında, Avrupa ülkeleri olarak bir araya gelerek hem ekonomik hem siyasi hem de güvenliğe ilişkin sorunları hep birlikte çözmelerinin esas teşkil ettiğini dile getirdi.
Bakan Fidan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bölgesel sahiplenmenin en iyi örneklerinden biri olan AB'nin, Türkiyesiz özellikle yeni konjonktürde eksik olacağını, Türkiye'nin de AB'siz bölgede gerçekten eksik bir ayağının olacağını düşünmekteyiz. Onun için Avrupa Birliği ve Türkiye'nin mevcut entegrasyon sürecini herhangi bir bahaneye dayanmaksızın bir an önce ileri taşıması gerekmekte. Biz hükümet olarak, devlet olarak bu konunun arkasına büyük bir irade koyuyoruz.
Bu yeni dönemde Avrupalı liderlerin de bu konuda irade beyanlarını yeniden yapmalarını kıymetli buluyoruz. Özellikle geçtiğimiz hafta Alman Şansölyesi Sayın (Friedrich) Merz'in Türkiye'de bulundukları süre içerisinde yaptıkları basın toplantısında, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine destek verdiğini açıkça beyan etmesi gerçekten kıymetli bir beyandı. Bu noktada başlıca Avrupalı devletlerin irade beyanları, sürecin önünde şu anda tıkalı bulunan konuları açmak için önemli bir başlangıç teşkil etmektedir."
Her iki tarafta da bir irade beyanı ve yenilenmesinin olduğunu vurgulayan Fidan, zamanın ruhunun da bunu dikte ettiğinin ve gerekli kıldığının, bu konuda irade beyanı olduğu sürece teknik diğer tüm çalışmaların zamana ve profesyonelliğe bağlı olarak aşılacağının altını çizdi.
"Önemli olan burada hem Avrupa ülkelerinin hem de Türkiye'nin samimi bir irade beyanında bulunup yola devam etmeleridir." diyen Fidan, bu konuda yeni bir başlangıcın oluşmaya başladığını gördüklerini aktardı.
Fidan, Finlandiyalı bir gazetecinin, Finlandiya'nın henüz Filistin Devleti'ni tanımadığını hatırlatarak, bu konuda Türkiye'nin düşüncelerine ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:
"İsterdim (Finlandiya'nın Filistin Devleti'ni tanımasını), 150'den fazla ülke biliyorsunuz şu anda Filistin'i devlet olarak tanımakta. Eminim Finlandiya'nın kendine göre sebepleri, iç politik dinamikleri vardır. Şu anda Finlandiya'nın iki devletli çözüme resmi olarak destek veriyor olması ve ateşkes sürecine destek veriyor olması, muhtemelen insani yardımlarda destek vermeye hazır olmaları bizim için önemli bir husus."




