Afrika'nın önemli ülkelerinden biri olan Sudan'ın birçok şehri gibi başkent Hartum da sabahın ilk ışıklarıyla birlikte topçu ve roket atışları ve silah sesleri gündelik hayatın bir parçası oldu. Ülke iki yıldır süren bir çatışma sarmalının içinde. Bir yandan şehirler yıkılırken öte yandan altın madenleri, sınır geçişleri ve silah rotaları hiç durmayan bir dolaşım üretiyor. Savaşın en çarpıcı yanı da bu noktada ortaya çıkıyor.

Sudan’daki çatışmalar artık yalnızca Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile milis gücü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında yaşanan bir iktidar kavgasının çok ötesine geçti. Sudan'da çatışmalardan beslenen beslenen katmanlı bir çıkar düzen var artık.

Uluslararası arenada bu “bitmeyiş” duygusu uzun zamandır dile getiriliyor. Savaşın ilk günlerindeki değerlendirme, bugün de güncelliğini koruyor: “Savaşan generallerin çatışmaları durdurmaya pek iştahı yok”.

Sudan'daki savaşın en büyük mağduru çocuklar. Ülkede binlerce çocuk açlık riskiyle karşı karşıya. Fotoğraf: AA

Zira çatışmanın durması, sahadaki güç oyunları açısından iki taraf için de varoluşsal risk anlamına gelebiliyor. Bu, Sudan meselesini klasik “ateşkes çağrısı yapalım, masaya otursunlar” kalıbının dışına iten temel eşik.

Bir de savaşın dışarıdan beslenen damarları var. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun son açıklaması, bu gerçeği neredeyse bir cümlede özetliyor. Dış aktörler, özellikle silah tedariki ve transfer hatları üzerinden, iki taraf üzerinde ciddi bir kaldıraç taşıyor. Rubio, Washington’un, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır gibi etkili ülkelerle bu nedenle temas kurduğunu vurguluyor.

Haberimizde Sudan’daki çatışmalar neden bitmiyor sorusunu, savaş ekonomisi, bölgesel müdahale ve sınır aşan lojistik, uluslararası sistemin etkisizliği başlıklarında ele aldık.

Altın ve silah: Savşın getirdiği ekonomi

Sudan’da savaşın uzamasını açıklayan en “soğuk” ama en güçlü gerçek şu: çatışma, kendi finansman dilini üretti. Darfur ve çevresinde kontrol edilen alanlar, bir süre sonra yalnızca askeri mevzi olmaktan çıkıp bir “gelir kaynağı”na dönüştü. Altın, burada savaşın görünmeyen yakıtı. Savaşın sürdüğü her gün, altın hareket ediyor. Altın hareket ettikçe silahın, yakıtın ve milis ağlarının sürekliliği sağlanıyor. Bu yüzden Sudanlılar arasında artık acı bir cümle dolaşıyor:

“Savaş bitse, bazıları parasız kalacak.”

Bu düzeni kırmaya yönelik çağrılar ise çoğu zaman “insani” bir dille yapılıyor ama arka planında tam da bu ekonomik omurga var. Uluslararası kurumlar, Sudan’da çatışmanın yarattığı insani yıkımın büyüklüğünü vurguladıkça, savaşın finansman kaynaklarına dönük baskı ihtiyacı daha görünür hale geliyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres’in Sudan savaşının “kontrolden çıkma” tehlikesine dikkat çeken uyarıları, savaşın artık kendi dinamiğiyle genişleyen bir krize dönüştüğünü de anlatıyor.

Sudan'dan çıkarılan altın, devam eden savaşın en büyük kaynağı olmuş durumda.

Öte yandan sahadaki bu ekonomi çoğu zaman “gölge lojistik” üzerinden işliyor. Çatışmanın uzamasına katkı sunan unsur, altının satılması kadar, silah ve malzemenin sınır aşan bir dolaşımla taşınabilmesi. Çad sınırına yakın kasabalarda “kamyonların gece geçtiği” anlatıları, artık sıradan bir söylenti gibi. Bu hikayeler tek başına kanıt sayılmaz elbette. Ancak Rubio’nun “silah sağlayan ülkelerin kaldıraç gücü var” vurgusu, bu anlatıların zeminsiz olmadığını gösteriyor.

Sudan savaşı neden sınırları aşıyor?

Sudan haritada Afrika’nın kalbinde görünüyor ama kriz, Afrika ile Ortadoğu arasındaki geçiş kuşağına yayılmış durumda. Kızıldeniz’in güvenliği, göç dalgaları, sınır aşan milis hareketliliği… Bunların her biri, Sudan’ı bölgesel aktörler için “uzaktan izlenecek” bir iç mesele olmaktan çıkarıyor.

Burada kritik nokta, “kim kimi destekliyor” tartışmasının ötesinde, savaşın sürmesinin bölgeye sağladığı manevra alanları. Bazı aktörler Sudan’daki düzensizliğin kendi güvenlik düzeneklerinde bir tampon etkisi ürettiğini düşünüyor, bazıları içinse Sudan, Kızıldeniz’den Sahel’e uzanan hatta pazarlık kartına dönüşüyor. Bu yüzden savaş, yalnızca Sudan şehirlerini kasıp kavurmuyor, diplomasi koridorlarında, liman hesaplarında ve güvenlik ajandalarında da sürüyor.

Sudan ordusunun lideri Abdulfettah el-Burhan ve milis güçlerinin liderinin son haftalardaki söylemleri, çatışmanın nasıl “varoluş” diline oturduğunu gösteriyor. Bu durum, savaşın uzamasına yol açan psikolojiyi besliyor. Taraflar için savaş “kötü bir dönem” değil, “kazanılması gereken bir kader” haline gelmiş durumda.

Diğer yandan, uluslararası kamuoyu Sudan’ı çoğu zaman “unutulmuş savaş” olarak konuşsa da ortaya çıkan tablo artık saklanamayacak kadar ağır. Guterres’in uyarıları ve çatışmanın özellikle Darfur hattında ürettiği vahşet görüntülerinin yarattığı baskı, dosyanın yeniden dünya gündemine taşındığını gösteriyor.

Uluslararası sistem neden dur diyemiyor?

Sudan’da her ateşkes çağrısı bir sonraki gün sahada karşılığını yitiriyor. Bunun bir nedeni, sahadaki aktörlerin “ateşkesi taktik” olarak görmesi diğeri ise uluslararası mekanizmanın bağlayıcılık üretmekte zorlanması. Uluslararası çevrelerin 2023’te çizdiği “generallerin çatışmayı bitirmeye isteksiz olduğu” bakış açısı, aslında uluslararası sistemin elindeki araçların bu isteksizliği aşamadığını da anlatıyordu.

Bugün Washington’un dili daha açık. Rubio, “silah sağlayan ülkeler” üzerinde duruyor ve bu ülkelerin baskı kurması halinde bir “çatışmasızlık” penceresinin açılabileceğini söylüyor.

Sudan savaşı neden bitmiyor?



Esasen bu, uluslararası sistemin Sudan’daki krizi “sadece tarafları çağırarak” çözemeyeceğini aksine savaşın sürmesini mümkün kılan dış bağlantıları hedefleyerek durdurabileceğini net şekilde ortaya koyuyor.

Ama bu da başka bir kilide takılıyor. Zira dış aktörlerin hepsi aynı şeyi istemiyor, herkesin “barış” dediği yerde bile, barışın nasıl olacağı konusunda çıkarlar çatışıyor. Böyle olunca sahaya yansıyan şey şu oluyor: Sudanlılar için “barış masası” var, fakat masayı çalıştıracak ortak irade yok.

BM’nin Sudan’ı dünyanın en ağır insani krizlerinden biri olarak tanımlayan çerçevesiyle, sahada bağlayıcı bir mekanizmanın eksikliği arasındaki uçurum her gün büyüyor.

Kadıköy'de 5 katlı binada yangın
Kadıköy'de 5 katlı binada yangın
İçeriği Görüntüle

Türkiye'den BM'ye Sudan tepkisi
Türkiye'den BM'ye Sudan tepkisi
İçeriği Görüntüle

Guterres: Sudan'daki savaş kontrolden çıktı
Guterres: Sudan'daki savaş kontrolden çıktı
İçeriği Görüntüle