Milliyetçi Hareket Partisi Genel BaşkanıDevlet Bahçeli, iç ve dış siyasi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

"İsrail’in 9 Eylül’de Katar’a yaptığı hava saldırısını müteakiben 15 Eylül’de Doha’da toplanan Arap-İslam ülkeleri zirvesinin 25 maddelik sonuç bildirgesi Gazze’ye yönelik kara operasyonunudurdurmaya yetmemiştir.

En başta Körfez ülkeleri olmak üzere bütün İslam âlemi Filistin davasına önşartsız sahip çıkarak günbegün derinleşen soykırım vahşetine somut, sonuç odaklı ve ikna edici politikalarla cephe açmalıdır. Gazzeli bebeklerin kanı üzerinden servet ve şöhret pazarlığına girişenler, haksızlık ve zulüm karşısında çıkarlarının kaygısıyla sessiz kalmayı tercih edenler zalimlerle aynı çizgiye düşen utanmazlardır.

Bu yüzden hiçbir bahaneye sığınmadan başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplum ABD-İsrail ortak yapımı cinayet ve yıkım politikasına sonuna kadar direniş göstermelidir. Gelecek hafta yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı bu hususta mühim bir fırsat olarak ele alınmalı, İsrail küresel yalnızlığa hapsedilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Genel Kurul’da yapacağı konuşmasının mazlum ve mağdurların ortak seslenişi, zalimlerin titreten ve alayının gözünün içine baka baka hakkı haykıran bir içerikte olması samimi dilek ve beklentimizdir.

Ortadoğu’da adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın Filistin sorunu yok sayılarak, mazlum Filistinli kardeşlerimizin meşru ve hukuki hakları göz ardı edilerek tesis ve temin edilmesi söz konusu değildir.
İsrail Başbakanı’nın ilk kıblemiz Kudüs ile ilgili tahakkümcü ifadeleri, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan söz ve beyanatları elbette ayağımızın altındadır.

Bursa'da Dünya İlk Yardım Günü Kutlamaları Eğitimle Renklendi
Bursa'da Dünya İlk Yardım Günü Kutlamaları Eğitimle Renklendi
İçeriği Görüntüle

Kudüs’ün tarihsel, inanç ve kültür temelli manevi statüsüyle oynamaya azmetmiş çevreler insanlık vicdanında yok hükmündedir. Kaldı ki ABD yönetiminin Siyonizm, Kabala ve Evanjelist emellerin bekçiliğine soyunması; 6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan eden skandal ve sakat kararı büyük bir rezalet ve hezimet olarak hatırlanacaktır.

"Kudüs düşerse Ankara kaybeder, İstanbul kavrulur"
Türkiye, doğru stratejiyle, isabetli politik hamlelerle, her türlü diplomatik imkanı kullanarak Kudüs meselesini uluslararası toplumun gündeminde sıcak tutmayı başarmıştır.
İstanbul’da muhafaza edilen arkeolojik mahiyetli taş tablete dayanarak “Kudüs bizimdir” demek bir yanda tarih bilmezliğin, diğer yanda meczup ve cahilane bir üslubun tezahürüdür."

İstanbul’da muhafaza edilen arkeolojik mahiyetli taş tablete dayanarak “Kudüs bizimdir” demek bir yanda tarih bilmezliğin, diğer yanda meczup ve cahilane bir üslubun tezahürüdür.

Şayet 2 bin 800 yıl öncesinden başlayarak iz sürecek olursak Türk milletinin her yerde, her coğrafyada hak ve tasarruf yetkisine haiz olduğu açıkça görülecektir. Unutulmasın ki, Kudüs Harem-i Şerif’tir. Kudüs Miracımızın onurudur. Kudüs ilk Kıblemizin şeref payesidir. Kudüs İslam’dır, iftihardır, itibardır, iradedir, iffettir. Kudüs vatan, Kudüs vicdan, Kudüs ecdat, Kudüs hepimizin namusudur.
Bu namusa el uzatan Siyonizmin tetikçileri ve onların işbirlikçileri kaybetmeye hem insanlık hem de Allah nezdinde mahkûmdur. Kulun hesabı varsa, Allah’ın da hesabı vardır.
Kul tuzak kurmuşsa, onu bozacak, onu alt edecek ilahi bir tuzak muhakkak varlığını gösterecektir.
Oyunlarla elimizden alınan yerin adıdır Kudüs. 9 Aralık 1917’de işgal edilen vatandır Kudüs.
İstanbul’dan atanan idarecilerle 4 asır yönetimimiz altında bulunan şehrin şanıdır Kudüs.
Efendimizin mukaddes mirası, Hz.Ömer’in şerefli emaneti, Selahaddin Eyyubi’nin göz nuru, Yavuz Sultan Selim’in tükenmez heyecanı, Kanuni Sultan Süleyman’ın kutlu rüyasıdır Kudüs.
Kudüs’ü yüz yıl önce bırakmak zorunda kalmıştık. Ancak bu kez kaderine terk etmeyeceğiz, etmemeliyiz. Hiçbir zafer bedava kazanılmaz. Hiçbir başarı yattığımız yerden elde edilemez.
Zorlayacağız, zora dayanacağız, zorbaların üstüne üstüne gideceğiz, haklı davamızdan tek bir adım geri atmayacağız. Çünkü Kudüs düşerse tarih düşer, İslam zaafa uğrar.


Kudüs düşerse Ankara kaybeder, İstanbul kavrulur. Buna da kimsenin hakkı yoktur.
Bunu da hiç kimse yapamayacaktır. Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek “TRÇ” ittifakının inşa ve ihya edilmesidir. TRÇ ittifakının da; Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir. Çaresizlik, ümitsizlik ve çözümsüzlük kuraklıktır, durgunluktur, eylem ve düşünce boyutuyla içe kapanmaktır. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzyılda çaresizliği reddetmiş, çözümsüzlüğü dışlamış, ümitsizliği elinin tersiyle itmiştir. Türk Devri milli birlik ve kardeşlik şuuruyla perçinlenecek, terörsüz Türkiye hedefiyle tescillenecektir. Hiçbir muhasım güç ve zihniyet bu mukadder tarih akışına engel olamayacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz bu coğrafyada ev sahibiyiz, bize kimse tarih dersi veremez
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz bu coğrafyada ev sahibiyiz, bize kimse tarih dersi veremez
İçeriği Görüntüle